Biber Yetiştirme Nasıl Yapılır?

Biber Yetiştirme Nasıl Yapılır?

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİ Nasıl Yapılır?

1.1. Tanımı ve Önemi Biber bitkisi, domatesle aynı familyadandır. Biberin anavatanının tropikal Amerika olduğu, buradan dünyaya yayıldığı kabul edilmektedir. Çeşitli tür ve formların orijin merkezi Tropik Güney Amerika, özellikle Brezilya’dır. Biber önce İspanya’dan 1548 yılında İngiltere’ye, daha sonra orta Avrupa ve diğer Avrupa ülkelerine girmiştir. Balkan ülkelerinden sonra Türkler tarafından orta ve kuzey Afrika ülkelerine tanıtılmıştır. Fotoğraf 1.1: Değişik biberler Biberin sistematikteki yeri ise aşağıdaki gibidir. Takım: Malvales- Tubiflorae ya da Personatae Familya: Solanaceae Cins: Capsicum Tür: Capsicum annum L. AMAÇ ÖĞRENME FAALİYETİ–1 ARAŞTIRMA 4 Ülkemiz, 2003 yılı itibariyle 420.000 ton dolmalık, 1.370.000 ton sivri biber olmak üzere 1.790.000 ton biber üretimi ile dünyada 3. sıradadır. Toplam sera sebzeciliği içinde %15 civarında biber tarımı yapılmaktadır. Botanik Özellikleri

 Kök: Başlangıçta kazık kök olup zamanla yan köklerin çıkmasıyla bütünlük kazanır. Bitki, bol görünümlü narin bir saçak köke sahiptir. Zaman zaman da kökler 100cm’ye kadar iner. Köklerin yanlara dağılımı 40-60 cm arasında değişir. Soğuk sera topraklarında ise kökler derine inmez. Genelde ilk 10-30 cm’lik kısımda kalır.  Gövde ve yapraklar: Dik olarak büyüyen başlangıçta otsu olan gövde, zamanla odunsu bir hal alır. Gövde ve dallar, boğum ve boğum aralarından oluşur. Narin ve kırılgan bir yapıya sahiptir. 50-200 cm arasında boylanabilir. Gövde dallanması bazı çeşitlerde alttan 2-3 boğumdan sonra başlar ve çeşitlere bağlı olarak 4-10 boğumlar arasında yan dal geliştiği görülür. Yan dallar üzerindeki yaprakların koltuklarından ikinci dereceli sürgünler çıkar. Değişik tiplerde yaprak görülebilir. Uzun, oval, yuvarlak, kenarları düz veya dalgalı, parlak, tüylü olabilir. Gövde ve meyvelerde antosiyanın maddesi etkisiyle mor renk görülebilir. Yaprak renkleri de açık yeşilden koyu yeşile kadar farklı renklerde olabilir. Dolmalık çeşitlerin yaprakları daha büyük ve geniştir.  Çiçek ve tohum: Yaprak veya dal koltuklarında, bir ya da birden fazla çiçek bulunabilir. Erselik yapıdadır. Erkek ve dişi organ aynı çiçek üzerindedir. 5-7 taç yaprak, 5 erkek organ ve 1 dişi organdan oluşur. Fotoğraf 1.2: Biber çiçeği 5 Dişi organ 3-5 karpellidir. Çoğunlukla beyaz olan çiçekler, genelde yaprak koltuklarında 1, bazen 2-3 çiçek kümesi halinde görülür. Çiçek tozları çiçek açtıktan kısa bir süre sonra canlılıklarını yitirir. Erselik çiçek yapısına karşın %3-30 arasında yabancı tozlanma görülür. Bu durum erkek ve dişi organın farklı zamanlarda olgunlaşmasında kaynaklanır. Oval, sarımtırak, parlak renkte 1-4 mm ebadında tohumlara sahiptir. Beslenme ve insan sağlığı yönünden önemini ise şöyle açıklayabiliriz; A ve C vitaminlerince zengin, düşük kalorili olan biberler taze, pişmiş, konserve, salça, turşu, sos, ketçap, konsantre domates çorbaları, hazır çorbalar, sucuk, tarhana, pastırma, çocuk maması, zeytinlerin içinde, peynirlerde dondurulmuş gıda olarak, kurutularak, toz ve pul biber yapımında, boya sanayinde, ilaç sanayinde vb. gibi çeşitli alanlarda kullanılır. Fotoğraf 1.3: Kırmızı pul biber İçerdiği değişik mineral ve vitaminler yanında, acı çeşitlerde acı ve yakıcı tadı veren alkoloidleri de içerir; Bu alkoloidler;

 Mide salgısını artırarak iştah açar.  Sinir, mide ve salgı bezlerine iyi gelir ve sindirimi kolaylaştırır.

 İdrar söktürür.

 Deniz tutmasına iyi gelir.  Adale ağrısına hafifletir.

 Romatizma için kullanılır.  Kan dolaşımı ve basıncını düzenlemek gibi yararları vardır. 6 İçindekiler Oranları Protein 1.5 g Yağ 0.1 g Karbonhidrat 5.4 Demir 0.88mg Fosfor 15mg Kalsiyum 4 mg Vitamin A 338 IU Vitamin B1 0.053mg Vitamin B2 0.035mg Vitamin B6 0.303mg Vitamin C 111.4 mg Kalori 38 Tablo 1.1: 100 gr taze biberin besin değeri 1.2. Ekolojik İstekleri Sıcak ve ılık iklim sebzesi olan biber; ılık iklimlerde tek yıllık sıcak iklimlerde birkaç yıllıktır. Biber, yetişme periyodunun erken devrelerinde daha fazla sıcaklığa ihtiyaç duyar. Vejetasyon süresince sıcaklığın 15 0C olması gerekir. Optimum sıcaklık isteği 18- 26°C’ dir. Biber bitkileri, 15°C’ nin altında ve 32°C’ nin üzerindeki sıcaklıklarda zarar görür ve alınan verim düşer. 35 °C’ nin üstündeki sıcaklıklarda bitki büyümesi ve gelişmesi çok yavaşlar. Yüksek sıcaklık, acı biberlerde acılığı artıran bir faktördür. Gelişme gündüz sıcaklığı 21-26 ºC, gece sıcaklığı 15-17 ºC olduğunda iyi olur. Gündüz sıcaklığının 32-35 ºC ve gece sıcaklığı 15 ºC’nin altına düştüğünde bitki büyümesi yavaşlar, döllenme aksar. Gündüz 32 ºC’ nin üzerinde biberin meyve bağlaması azalır. 38 ºC’ nin üzerinde döllenme olmaz. Donlara karşı çok hassastır. Yetiştirme devrelerinde sıcaklık sıfırın altında -2,-3 dereceye düştüğünde tamamen ölür; bu nedenle yastıklarda yetiştirilen fidelerin açıktaki yerlerine dikimi, ilkbaharda don tehlikesi tamamen kalktıktan ve toprak ile hava sıcaklık şartları uygun bir hâl alınca yapılmalıdır. Düşük sıcaklıklarda gelişip büyümemiş partenokarp, kötü şekilli takoz meyveler oluşur. 7 Gerek toprakta gerekse ortamda nemden hoşlanır. Toprakta devamlı % 60-70 nem bulunmalıdır. Optimal gelişme; sıcaklık, kısmen ışık yoğunluğu, toprak ve hava nemi gibi çevre faktörlerine bağlıdır. Toprak neminin fazla, besin maddelerince yeterli ve hava sıcaklığının 24-26 ºC olduğu zamanlar iyi gelişim gösterir. Işığı çok seven biber bitkileri, gün uzunluğuna karşı duyarsızdır. Biber seralarında hava oransal nemi %70-75 civarında tutulmaya çalışır. Atmosferdeki nem oranıyla biber bitkisinin gelişmesi arasındaki ilişki büyük olduğundan sera oransal neminin biber seralarında istenilen sınırlarda tutulmasına özen gösterilir. Sera oransal nemini artırmak amacıyla bitkilerin üst kısımlarından dikkatsizce yapılan su püskürtme işlemi Botrytis hastalığının başlamasına neden olabilir. Püskürtme işlemi güneşli günlerde günde 1-2 kez kısa süreli yapılmak koşuluyla zararlı olmayabilir. Biber, toprak isteği bakımından domates ve patlıcana göre daha seçicidir. Organik maddece zengin, çeşitli besin maddelerini içeren, tınlı, tınlı-kumlu, su tutma kapasitesi iyi, çabuk ısınılabilir, derin, geçirgen, iyi drene edilmiş topraklar uygundur. Kumlu – tınlı topraklar ise erkencilik sağlar. Ağır, killi ve fazla su tutan topraklar ile tamamen kumlu topraklar, biber tarımına uygun değildir. Biber yetiştiriciliğinde, kök sisteminin yüzeysel olmasından dolayı toprak neminin yüksek seviyede olması istense de, yetersiz drenajı olan ağır topraklarda aşırı sudan biber olumsuz etkilenir. Toprak pH’ı optimum 5,6-6,8 olmalıdır. pH=5,2’den düşük topraklar iyi değildir. Yüksek pH durumunda ise P, Fe, Mn, Zn, Cu gibi mikro elementlerin alınabilirliği azalır. Biber, toprak tuzluluğuna oldukça duyarlıdır. 1.3. Önemli Çeşitleri Biberde renk, boy şekil vb. dikkate alınarak çeşitli şekillerde sınıflama yapılabilir. Bailey tarafından yapılan sınıflandırma aşağıdaki gibidir:

 C.annuum var.cerasiforme: Kiraz biberleridir. Meyveleri küçük, 2-3 cm ve dik durur.

 C.annuum var.conoides: Meyveleri konik veya uzuncadır. 2-10 cm, silindir şeklindedir, dik durur.

 C.annuum var.fasciculatum: Kırmızı salkım biberleridir, 5-8 cm uzunluktadır, meyve dik durur. 8

 C.annuum var.longum: Uzun sivri biberler grubudur. 5-30 cm uzunlukta ve sarkık durur.

 C.annuum var.grossum: Dolmalık biber grubudur. İri 3-4 bölmeli, 3-10 cm, dik veya sarkık durur. Ayrıca biberler şöyle de sınıflandırılabiliriz;  Sivri biberler: Bu grupta uzun, narin yapılı, genelde orta koyulukta yeşil renkli, ince duvarlı, genelde tatlı bazen acı biberler yer alır. Bu gruptaki biberler daha koyu yeşil, daha kalın duvarlı, oldukça sert dokulu, daha kısa boyludur. Fotoğraf 1.4: Sivri biber

 Çarliston biberler: Sarı ve yeşil renkli çeşitleri olduğu gibi lezzetleri de acı veya tatlı olabilir. Uzun, iri, daha kalın duvarlı ve etli olduğundan ayrı bir grup teşkil eder. Fotoğraf 1.5: Çarliston biber 9

 İri kırmızı biberler: Özellikle acı olanlar daha ziyade kırmızı toz biber üretiminde ve pastırma yapımında geniş ölçüde kullanılır. Bu grupta yer alan daha tatlımsı çeşitler ise çoğunlukla biber salçası yapımında ve evlerde özel şekilde hazırlanan turşu yapımında kullanılır. Uzun, kırmızı renkli biberlerdir. Fotoğraf 1.6: İri kırmızı biber

 Konik biberler: Tamamen kızardıklarında daha ziyade biber salçası ve kırmızı toz biber yapımında kullanılır. Yeşil veya sarı renkli, kalın duvarlı, çoğunlukla tatlı bazen acı olan biberlerdir.

 Domates biberleri: Şekli domatese benzediğinden bu isimle anılmaktadır. Kırmızı renkli, dolgun etli ve tatlı lezzetli olan bu biberler ülkemizde salça üretiminde kullanıldığı gibi içi doldurularak turşu halinde değerlendirilmektedir.

 Dolmalık biberler: Yuvarlak iri biberler grubunu teşkil eden bu biberler sarı veya muhtelif tonda yeşil renklidir. Renk, irilik ve duvar kalınlıkları oldukça değişiklik gösterir. , Fotoğraf 1.7: Dolma biber 10 1.4. Üretimi Biber, açıkta ve örtü altında fide yetiştirilerek veya direkt yerine ekim yapılarak üretilir ama iyi bir yetiştiricilik için ekim veya dikimden önce toprağın hazırlanması gerekir. Toprak hazırlığında biber yetiştirilecek tarla, sonbaharda derince sürülür. Gübreleme yapmadan önce toprak analizini yaptırmak, bu sonuçlara göre gübre vermek gerekir. İlkbaharda yüzlek sürülerek uygun aletlerle işlenen toprak, dikime hazırlanır. Potasyumlu gübrenin 2/3’ü ile azotlu gübrenin 1/3’ü ve fosforlu gübre ilkbaharda sürümden önce pulluk altına, dikimle birlikte verilmelidir. Potasyumlu gübrenin kalan miktarı ile azotlu gübrenin 1/3’ü ilk meyve tutumunda, kalan kısmı ise, ilk hasattan sonra verilmelidir. Fotoğraf 1.8: Sıcak yastıklarda biber fideleri 1.4.1. Açıkta Üretim Biber yetiştiriciliğinin esasını, fide yetiştirme teşkil eder. Biber tarlaya direkt tohum ekimi ile üretilirse de bu uzun zaman alan bir iştir. Bu bakımdan biber yetiştiriciliğinde önce fideler yetiştirilmeli sonra yetiştirme yerine dikilmelidir. Fide yetiştiriciliği; sıcak, ılık yastıklarda veya serada yapılır. Yastıklara tohumlar sıra arası 10 cm, sıra üzeri 1-2 cm, derinlik 1-3 cm olacak şekilde tek tek ekilir. Ekimden sonra tohumların üzeri kapatılır ve sulanır. İyi bir çimlenme olması için toprak sıcaklığının 15 derecenin üstünde olması gerekir. Çimlenip belli büyüklüğe gelen fidelerin şaşırtılması gerekir. Fideler 3-4 yapraklı olduktan sonra aşağıdaki özelliklere sahip olmalıdır; 11

 Kotiledon yaprakları lekesiz,

 Kotiledon yaprakları parlak yeşil,

 Kotiledon yaprakları sağlıklı gelişmiş ve yere paralel,  Kök ve gövde uzunluğu birbirine eşit,

 Beyaz ve lekesiz köklü,

 Tek büyüme ucuna sahip olmalıdır. Fotoğraf 1.9: Dikime hazır fide Şaşırtılmak üzere seçilenler tüplere şaşırtılır. Fidelerin sökülüp dikilmesi sırasında dikkatli davranılmalıdır. Şaşırtılan fidelerden uygun olanlar, nisan ayının sonlarına doğru sıra arası 80 cm, sıra üzeri 30-50 cm olacak şekilde esas dikim yerlerine dikilir. Biber için en uygun fide büyüklüğü, ilk çiçek tomurcuklarının görülmeye başladığı devredir. Fidelerin dikimi daha önce sürülerek, gübrelenen tarlada tahta ve masuralara yapılır. Tahtalar 80-120 cm, masuralar 40-60 cm genişliktedir. Tahtalara 2-4 sıra, masuralara tek veya çift fide dikim yapılır. Fideler arasında sıra arası 60-80 cm, sıra üzeri 30-50 cm’dir. Topraksız fidelerin dikiminde plantuvar, topraklı dediğimiz saksı veya siyah naylon torba içinde yetiştirilen fidelerin dikiminde ise çapalar kullanılır. Dikim esnasında fideler çapa ile açılan yeterli büyüklükteki çukura olduğu gibi yerleştirilir ve çukurun boş kısımları toprakla doldurularak hafifçe bastırılır. Açılan bu çukurlar sedde üzerinde olmalıdır. Dikilen fidelere dikimden hemen sonra bolca can suyu verilir. Fidelerde ilk meyveler görülünceye kadar bol sulamadan kaçınılmalıdır. Sulama toprakta rutubetin iyi bir seviyede olmasını sağlayacak şekilde iklim ve toprak özellikleri dikkate alınarak yapılır. Biberlerde düz alana dikimden ziyade sırta dikim yapılmalıdır. 12 Fotoğraf 1.10: Biber tarlasından bir görünüm 1.4.2. Örtü Altında Üretim Örtü altında genelde tek ürün dönemi olarak ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde de yapılabilmektedir. Tek ürün ve sonbahar dönemi için tohum ekim tarihi 10 Temmuz -10 Eylül arasındadır. İlkbahar dönemi için ise 15 Kasım –30 Aralık arasıdır. Tohum ekimi fazla derin veya çok yüzeysel olmadan, tohumlar üst üste gelmeden iyi harç içine yapılır. 7-14 gün içinde çimlenme tamamlanır ve kotiledon yaprakları tam iriliğini alarak ve ilk gerçek yaprak görüldüğünde, içinde uygun harç bulunan viyollere şaşırtılır. Fide döneminde çok hassas olduğu için hastalık ve zararlı mücadelesine önem verilmelidir. Dikime gelmiş fideler sağlıklı, pişkin ve kök sistemi güçlü olmalıdır. İyi bir yetiştiricilik için mutlaka hazır fide tercih edilmelidir. Fotoğraf 1.11: Biber serası 13 Seraya dikimde dikim mesafeleri, tek sıra dikim sistemine göre; 100×40 cm ise dekara 2500 bitki, 90×40 cm’de dekara 2777 bitki dikilir. Çift sıra dikim sisteminde ise, sıralar arası 90 cm, sıra arası ve sıra üzeri ise 50×50 cm’ de dekara 2857 bitki, 90x50x40 mesafede ise 3571 bitki dikilebilir. Sağlıklı yetiştiricilik için sık dikim yapılmamalıdır. Bitki besleme ve hastalıklarla mücadele bakımından aynı alanda önceki dönemde biber yetiştirilmemiş olmasına dikkat edilmelidir. Dikim sıraları, kuzey-güney istikametinde olmalıdır. Dikim sırasında toprak tavında olmalı ve sırta dikim yapılmalıdır. Dikim, günün sıcak saatlerinde yapılmamalıdır. Dikimden sonra can suyu verilmelidir. Kök boğazı yanıklığı hastalığına karşı ise aşağıdaki yöntemler uygulanmalıdır;

 Kök boğazı seviyesi toprak altında kalmamalı,

 Damlama sulama sistemi uygulanmalıdır. Sulama suyu temiz olmalıdır. Can suyundan sonra toprak iyice kurumaya bırakılmalı ve tekrarlanarak çapa işlemi yapılmalıdır. Açıkta ve örtü altında biber yetiştiriciliğinde daha fazla verim almak, kaliteyi artırmak, hastalık ve zararlılardan korunmak için 4-5 yıllık münavebe gereklidir. Bu mümkün değilse en az 3 yıllık münavebe şarttır. Biber ile aynı familyadan olan domates ve patlıcan, arka arkaya aynı tarlaya ekildiğinde hastalık ve zararlıların artmasına ve besin maddelerinin azalmasına neden olduğundan bunların dışında bitkilerin yetiştirilmesi gerekir. Münavebede, baklagil bitkileri kullanarak yapılan yeşil gübreleme, toprağa organik maddenin yanında, bitkiye yarayışlı azot gibi maddeler de sağlamış olur. 14

UYGULAMA FAALİYETİ

İşlem Basamakları Öneriler

 Biber dikim yerlerini belirleyiniz.

 Bölgenize uygun biber çeşidini seçiniz.

 Sera yetiştiriciliği mi yoksa tarla yetiştiriciliği mi yapacaksınız ona göre alan belirleyiniz.

 Örtü altı yetiştiriciliği yapacaksanız yetiştirme alanının üzerini uygun materyalle (cam, plastik) kapatınız.  Toprak seçimini yapınız.

 Gübreleme yapınız.

 Toprak analizi yaptırınız.

 Sonbaharda derin sürüm yaptırıp dekara 4-6 ton ahır gübresi veriniz. Verdiğiniz ahır gübresinin yanmış olmasına dikkat ediniz.

 Sürümde pulluk tabanı var ise uygun aletle kırınız.

 Üretim zamanınıza tezekli kalan toprağı tekrar uygun aletlerle işleyerek dikime hazır hale getiriniz.

 İlkbaharda sürümden önce potasyumlu gübrenin 2/3′ ü ile azotlu gübrenin 1/3’ ü ve fosforlu gübre vermeyi unutmayınız.

 Dikim zamanını belirleyiniz.

 Dikim aralıklarını belirleyiniz.

 Dikim yapınız.

 Uygun dikim aralıklarını belirleyiniz.

 Fideleri uygun aralıklarla dikiniz.

 Toprağı havalandırınız.

 Dikimi ürünü çıkarmak istediğiniz zamana göre yapınız.

 Dikim aralıklarına dikkat ediniz.

 Dikimi sırta yapmayı unutmayınız.

 Diktiğiniz fideleri toprakla kapatıp sıkıca bastırınız.

 Can suyu veriniz.  Sulama sistemini kurunuz.

 Kök boğazı hastalıklarına önlem olarak damlama sulamayı tercih ediniz.

 Bol can suyu veriniz.

 Can suyu verirken köklerin açılmamasına dikkat ediniz.

2. KÜLTÜREL İŞLEMLER 2.1.Sulama Sulamanın amacı; bitki gelişmesi için gerekli olan fakat doğal yollarla karşılanamayan suyu, en kolay ve randımanlı bir şekilde kök bölgesinde depolamaktır. Biber, suyu çok seven bir bitkidir. Ancak kuru ve yaş topraklardan olumsuz yönde etkilenir. Genelde düzenli sulamalardan hoşlandığı için damlama sulamaya iyi cevap verir. Optimum toprak nemi tarla kapasitesinin % 70-80, hava oransal neminin % 60-70 civarında olması istenir. Nemli şartlarda kök aktivitesi artar. Fotoğraf 2.1: Biberlerde damla sulama

ÖĞRENME FAALİYETİ–2 AMAÇ ARAŞTIRMA 19 Nem yetersiz olduğunda büyüme yavaşlar, gövde odunlaşır, meyve tutumu azalır. Meyveler küçük kalır ve çiçek dökümleri meydana gelir. Uzun süre su verilmezse önemli ölçüde verim kaybı olur. Suyun düzenli ve belirli aralıklarda verilmesi gerekir. İlk çiçeklenme başladığı dönemlerde bitkiler kuraklığa oldukça duyarlıdır. Bu sebeple bu dönemde sık aralıklarla hafif sulamalar yapılmalıdır. Sıcak havalarda, kumlu topraklarda her 2-3 günde bir, ağır topraklarda 3-7 günde bir sulama yapılmalıdır. Toprak neminin tarla kapasitesi altına düşmesine fırsat vermeden sulama yapılmalıdır. Sulama, salma su olarak yapılacaksa az az ve sık sulama, damlama sulama ile yapılacaksa ölçülü olarak, kimyasal gübrelerin eriyik halinde sistem içerisinde toprağa verilmesi sağlanmalıdır. Sulamaya dikimden 10-15 gün sonra başlanmalıdır. İlk meyve görülünceye kadar sulamalardan kaçınılmalıdır. İlk meyve görüldükten sonra birer hafta aralıklarla sulamalara devam edilmeli ve eylül ayı sonu ekim ayı başında sulamalara son verilmelidir. Biberin kök sistemi zayıf olduğundan, aşırı sulamalar besin maddelerinin yıkanmasına ve kök boğazı yanıklığı hastalığına neden olur. Sulama sırasında şunlara dikkat edilmelidir:

 Yağmurlama sulama hem tozlanmayı olumsuz etkiler hem de hastalık riskini artırır.

 Karık sulama yapılacaksa karık boylarının kısa tutulması gerekmektedir.

 Damlama sulama yapılacaksa her iki sıra için bir lateral boru veya her sıra için bir lateral boru kafidir. Damlatıcılar kumlu topraklarda 40-50 cm, orta ağır topraklarda 75-90 cm’ ye kadar aralıklarla olabilir.

 Damlama sulama yapılmıyorsa, dikimden bir süre sonra çift sıra dikimde, dar olan sıra aralarına sulama arkları açılmalıdır.

 Karık usulü sulamada suyu masura sırtlarına, kök boğazına kadar yükseltmemek, suyu masuraların yarı yüksekliğine geldiğinde kesmek gerekmektedir. 2.2.İlaçlama Biber yetiştiriciliğinde alınacak kültürel önlemlerle hastalık ve zararlılarla mücadele edilir.Yetersizliği durumunda ilaçla mücadeleye başlanır.Alınacak kültürel önlemler arasında şunları sayabiliriz:

 Suyun belli alanlarda göllenmesini önlemek için tesviye iyi olmalı,

 Sulama suyu temiz olmalı,  Fideler sağlıklı olmalı,  Dikim karık sırtına yapılmalı,

 Karık boyu kısa olmalı, 20

 Ağır topraklarda yetiştiricilik yapılmamalı,  Sulama yavaş ve az su ile yapılmalı,

 Hasta bitkiler imha edilmeli,

 Dayanıklı çeşitler seçilmelidir. Bitkiler gelişim dönemi boyunca yakından izlenmeli, hastalık ve zararlı mücadelesine özen gösterilmelidir. Özellikle nemli ortamlarda Botrytis, kuru havalarda da külleme hastalıklarına dikkat edilmelidir. Biberlerde görülen hastalıklar şunlardır: a) Virüs Hastalıkları

 Biber mozaik virüsü; tütünlerden bibere geçen virüs hastalığıdır. Biber yapraklarında çok bariz mozaik lekeleri meydana gelir. Bazen beyazımsı veya sarımsı mozaik yapar. Bitkilerin gelişmesini yavaşlatır. Çok yaygın bir hastalıktır. Yaprak bitleri, aletler, işçiler ve tütün kırıntıları ile yayılır. Fotoğraf 2.2: Biber mozaik virüsü belirtisi

 Biberde hıyar mozaik virüsü; hıyarlardan biberlere geçer. Toprak bitleri ve emici böceklerle yayılır. Çok yıllık yabancı otlarda kışlar. Biber yapraklarında açık yeşil renkli mozaik lekeleri ile başlar. Meyvelerde anormal kıvrılmalar, şekil bozuklukları, sertleşmeler ve küçülmeler meydana gelir. Bitki bodurlaşır, anormal taç teşekkülü ile çalılaşma durumları görülür. Verim miktarı ve kalitesi düşer. 21 Fotoğraf 2.3: Biberde hıyar mozaik virüsü

 Biberde patates adi mozaik virüsü; patateslerden bibere geçer. Elle temasla ve aletlerle bulaşır. Biber yapraklarında, damarlar üzerinde ve damar aralarında irili ufaklı ölü lekeler meydana gelir. Bazen bu kısımlar kurur ve delinir. Böylece yaprak kurumaları yapar. Çok şiddetli olduğunda bütün bitki kurur. b) Fungal Hastalıklar

 Solgunluk (Fusarium) hastalığı; virüs kadar tehlikeli bir hastalıktır. Yapraklarda solgunluk ve sap kısımları kesildiğinde iletim dokularında kahverengimsi bir renk görülmesi solgunluk hastalığının tipik belirtileridir. Solgunluk hastalığına karşı henüz bir mücadele şekli bulunamamıştır. Mücadelesinde en garantili yol fusariuma dayanıklı çeşitleri yetiştirmektedir.

 Verticillium solgunluğu; hastalanan bitkilerin gelişmesi yavaş ve genelde bitkiler bodurdur. Özellikle alt yapraklar sararmış ve içe doğru kıvrılmıştır. Hastalık genellikle olgun bitkilerin geç sezon dönemlerinde ortaya çıkmaktadır. Hastalıklı bitkiler solgunluk gösterir ve çoğunlukla ölür. Fotoğraf 2.4: Biberde verticillum solgunluğu 22

 Çökerten hastalığı; hastalık fideliklerdeki körpe fidelerde daha çok görülür. Fidelikte yer yer sararmalar ve fidelerin toprak yüzeylerine devrildikleri görülür. Sonuçta bu devrilen fideler kurur. Gerekli tedbirler alınmazsa hastalık bütün fideliği sarar. Hastalığa yakalanmış fidelerin kökleri esmer veya kahverengi bir hal alır. Hastalık sık ekim ve fazla sulama dolayısıyla süratle boya kaçan cılız fidelerde daha çok görüldüğünden bunlara dikkat edilerek hareket edilmelidir.Fideler soğuk havalarda üşütülmemelidir. Her yıl fide toprağını değiştirmeli ve ekimden önce düzenli olarak dezenfekte edilmelidir.

 Kök boğazı yanıklığı (Phytophtora capcici); bitkinin kök boğazından yüzük şeklinde siyahlaşma olarak görülür. Bitkide solgunlaşmaya ve ani ölümlere neden olur.Bu hastalığa karşı tedbir olarak, sağlıklı tohum kullanılmalı ve fide yetiştirilmeli, derin dikimden kaçınılmalı, sırta dikim yapılmalı ve kök boğazına gelmeyecek şekilde sulama yapılmalıdır. Fotoğraf 2.5: Biberde kök boğazı yanıklığı

 Külleme: Hastalık belirtisini biberlerde belirlemek zordur. Hastalığın ilk belirtileri yaprakların alt yüzeyinde küçük beyaz ile açık gri renkli görünümdeki lekelerdir. Yaprakların üst yüzeyinde ise dağınık sarı lekeler oluşur. Etkilenmiş yapraklar bakteriyel leke hastalığında olduğu gibi dökülmeye meyillidir. Hastalanmış yapraklarda kıvrılmalar meydana gelebilir. 23 Fotoğraf 2.6: Biberde külleme

 Antraknoz: Hastalık etmeninin belirtileri, yeşil aksam ve gövdede çok belirgin olmamaktadır. Antraknoz, yeşil ve olgun meyvelerde yuvarlak çökük lekeler olarak görülmeye başlar. Nemli koşullarda lekelerin üzerinde pembeye yakın bir renkte, dairesel değişmeler görülür. Aşağıdaki tedbirler alınarak hastalıkla mücadele edilmelidir.

 Üç yıllık münavebe (ekim nöbeti) ,

 Üretim alanlarından, konukçu bitkiler özellikle solonaceaus bitkileri uzaklaştırılmalı,  Aşırı sulamadan ve bitkileri yaralamadan kaçınılmalı,

 Hastalıktan ari tohumlar kullanılmalı,

 Hastalıklı bitkiler, meyveler uzaklaştırılmalı ve yok edilmeli,

 Dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir. Fotoğraf 2.7: Biberde antraknoz c) Bakteriyel Hastalıklar

 Bakteriyel gövde ve meyve çürüklüğünden etkilenmiş bitkilerin toprak üstü aksamları en dış yapraklardan başlayarak solmakta ve kurumaktadır. Bitkinin kök ve kök boğazı kısımlarındaki öz dokular kahverengileşir. Uç kısımları çürür ve etrafa pis bir koku yayılır. Epidemi durumlarında tüm bitkiler ölmekte ve tarlada yer yer boşluklar ortaya çıkmaktadır. 24 Fotoğraf 2.8: Biberde bakteriyel gövde ve meyve çürüklüğü

 Biber bakteriyel solgunluğu: Bitkiler tarlada dağınık bir şekildedir; bu yüzden bakteriyel solgunluk genellikle tarlanın alçak ve su birikmiş alanlarda görülmektedir. Hastalık su ile taşındığından salma sulama yapılan alanlarda solgun bitkiler bir sırada yan yana ortaya çıkmaktadır. Bazen yaprakların solgunluğu sıcak havalarda sadece bitkinin birkaç dalında ortaya çıkar, bu solgunluk belirtisi gece ve sabahın erken saatlerinde düzelir gibi olur. Solgun yapraklar yeşil renklerini muhafaza eder ve hastalık ilerleyinceye kadar bitkiden kopmaz. Uygun koşullarda bitkinin tamamında solgunluk belirtisi baş gösterir. Solgun bitkilerin alt kısımlarındaki gövde iletim demetleri koyu kahverengi renk alır. Bu belirtiler kök boğazı yanıklığı, hastalığına çok benzerdir fakat kök yanıklığı etmeninde alt gövdenin dış yanıklığı genellikle daha hâkimdir. Üstelik böyle gövde kesitleri temiz ve berrak bir suya konulduklarında bakteriyel akıntı, açık ve net olarak görülmektedir. Özellikle bu tür gözlemler bakteriyel hastalıkları fungal hastalıklardan ayırt etmekte sık olarak kullanılmaktadır. Kimyasal mücadeleden çok, kültürel tedbirlere ağırlık verilmelidir. Bulaşmanın engellenmesi için ise diğer bakteriyel hastalıklara kullanılan, özellikle bakırlı ilaçlar tavsiye edilebilir. 25 Fotoğraf 2.9: Biberde bakteriyel solgunluk

 Bakteriyel leke: Hastalık belirtileri yaprak, gövde ve meyveler üzerinde görülebilir. Yaprak belirtileri, ilk önce suyla ıslanmış küçük alanlar olarak yaprakların alt tarafında görülmeye başlar. Birkaç mm’ ye kadar genişleyen lekeler koyu kahverengiye döner ve hafifçe kabarır.. Bu lekelerin büyük bir kısmı yaprak neminin toplandığı yaprak kenarları ve uçlarında oluşmaktadır. Sonunda yapraklar sararır ve düşer. Böyle bitkilerde güneş yanıklığından etkilenen meyvelerin sayısında artış görülür. Meyve üzerinde ise pazar değerini azaltan kabarık ve uyuz halini almış lekeler şeklinde kendini gösterir. Fotoğraf 2.10: Biberde bakteriyel benek Biberde görülen zararlılar ve mücadeleleri ise şöyledir;

 Danaburnu: Özellikle körpe fidelerin köke yakın boğaz kısımlarından kemirerek kurumalarına sebep olur. Fideliklerde ve yeni gübrelenmiş tarla ve bahçelerde görülür.

 Agrotisler: Danaburnu gibi özellikle genç bitkilerin boğaz kısımlarından keserek büyük zarar verir. 26

 Emici böcekler: Bitkilerin öz suyunu emerek gelişmeyi aksatır. Sayıları arttıkça daha büyük zararlar verir.

 Kök ur nematodu: Bitki köklerinde urlar meydana getirerek köklerin normal vazife görmelerine engel olur. Sonuçta bitki solar ve ölür. Bunlardan başka beyaz sinek, bozkurt, yeşil kurt, biber kurdu, yaprak gal sineği, sarı çay akarı zararlılar arasındadır. 2.3.

Gübreleme Biber, saçak kök yapısı ve derinliği itibari ile gıdaları sömürme yönünden domates ve patlıcan kadar avantajlı değildir. Toprak işlenmeden önce dekara 4-6 ton yanmış çiftlik gübresi verilmeli ve toprak işleme ile karıştırılmalıdır. Genel olarak makro ve mikro elementler eksiksiz verilmelidir. Toprağa uygulanan belirli miktar azotun toprak yapısı, yetiştirme mevsimi, toprak sıcaklığı, sulama şartlarına göre % 70-90’ ı alınabilir. Fosforlu gübrelerde bu oran % 25-30, potasyumlu gübrelerde % 60-80’ dir. Çiftlik gübrelerinde ise ilk yıl için azotun % 25-30’ u, fosforun % 30-35’ i ve potasyumun % 50-80’ i bitki tarafından alınabilir. Bu nedenlerle 1 ton ürünün kaldırdığı saf maddeler yerine, uygulanması gereken miktarları bilmek ve önermek daha uygun ve daha pratiktir. Biberde 1 ton ürün elde etmek için kayıplar ve bitki tarafından alınamayan miktarlar dahil olmak üzere aktif madde bazında uygulanması gerekli N-P-K miktarları aşağıda gösterilmiştir. Azot(N) Fosfor(P) Potasyum(K) 5.7 2.4 8.3 Tablo 2.1: Biberde 1 ton ürün elde etmek için uygulanması gereken saf N-P-K miktarı (kg) Yetiştireceğimiz ürün miktarı yetiştirme mevsimi, sera tipi, seranın ısıtılıp ısıtılmadığı, üreticinin deneyimi, tohum çeşidi vs. göz önüne alınarak belirlenmelidir. Biberde uygulanacak gübrelerin taban ve üst gübrelemedeki payları aşağıdaki gibidir; Dönem N P K Dikimden önce tabana 20 80 25 Dikimden sonra üste 80 20 72 Tablo 2.2: Biber yetiştiriciliğinde kullanılacak N-P-K’nın taban ve üst gübrelemedeki payları (%) 27 Besin Maddesi Ortalama Mevcudu Bitki Emrine Girecek Oranı Azot (N) 4,5 kg. % 25 Fosfor (P) 2,5 kg. % 30 Potasyum (K) 5,5 kg. % 50 Tablo.2.3. Bir ton ahır gübresinde bulunan saf N-P-K miktarları ve % oranları Fosforlu gübrenin tomurcuk ve meyve oluşumunda önemli fonksiyonu olduğu için çiçeklenmeye kadar olan dönemde verilmesi gerekir. Tomurcuk yetersizliği veya yeterli tomurcuğa rağmen yetersiz meyve tespit edilirse, bitkilerin fosforla takviye edilmesi gerekir. Azotlu ve potasyumlu gübreler çiçeklenme döneminden itibaren 3-4 seferde verilmelidir. Üst gübrelemede ihtiyaç olan 16,6 kg. saf azot ihtiyacını, içinde % 26 azot bulunan amonyum nitrat gübresiyle karşılamak istersek verilmesi gereken gübre miktarını şu formülle bulabiliriz : 100 kg. gübrede 26 kg. saf azot varsa X kg. gübrede 16,6 kg. saf azot vardır. ————————————————————- 100 x 16,6 X = ———– = 64 kg. 26 64 kg amonyum nitrat gübresini yukarıda anlatıldığı gibi 3-4 seferde verdiğimizde bitkinin ihtiyacı olan azotu karşılamış oluruz. Kullanacağımız fosfor ve potasyum miktarını da bu yolla hesaplayabiliriz. Kullanılacak çiftlik gübresi ve kimyevi taban gübresi fide dikiminden en az 10-15 gün önce toprağın yüzüne serilerek 15-20 cm derinliğinde toprak işlenmelidir. Gübre, suya bağımlı olarak verilmelidir. Az su, az gübre; çok su, çok gübre prensibine uyulmalıdır. Damlama sulama ile gübrelemede hasatta son 10 gün gübre verilmez, sadece su verilmesi gerekir. 2.4.Budama Biberde budama; filiz alma, yaprak alma şeklinde yapılır. Ana dallar oluşana dek gövde üzerinde çıkan filizler elle veya temiz makas ile kopartılır. 2 ya da 3 ana dal bırakılarak şekil oluşturulur. 28 Cılız, içe bakan, havalanmayı ve ışıklanmayı engelleyen yan sürgünler temizlenmelidir. İyi bir havalanma ve hastalık mücadelesi için alttan itibaren yaşlı yapraklar temizlenir. Cılız ve kalitesiz büyüyen meyveler büyümeden alınmalıdır. Budamada bitkiler hırpalanmamalıdır. 2.5.Destek Sağlama Biber bitkileri çok yüksek boylara ulaşabilir. Örtü altı tarımında budanmayan ana dallar ip ile bağlanarak askıya alınır. Böylece dalların sarkması önlenmiş olur. Eğer kültürel işlemler yapılmazsa sıkıntı oluşur.Askı iplerine sarma işlemine öğle saatlerine doğru başlanmalıdır. Yaygın büyüyen ve sürgün ucu alınmadan büyütülen biber çeşitleri genelde askıya alınmaz. Ancak dalların dağılmasının önüne geçmek için biber sıralarının başına ve sonuna çakılan kazıklara gerilen teller veya ipler içinde bitkilerin korunması yoluna gidilebilir. Boylu çeşitlerde askıya alma işlemi şu şekilde yapılır: Fideler yerlerine dikildikten sonra sıra üzeri boyunca yerden bir ip çekilir. Askı ipinin bir ucu yerdeki ipe, diğer ucu yukarıdaki tele bağlanır ve bitki bu ipe sardırılır. İkinci bir yöntem ise, dip kısmından ileride bitkiyi boğmayacak şekilde genişçe olmak şartıyla bir düğüm atılır ve diğer ucu özel askı çengeline veya tepedeki tele bağlanır. Askı teline bağlamanın, ileride bitki tel boyuna ulaştığında aşağıya kaydırma veya tepede yer değiştirmede kolaylık sağlama gibi avantajları vardır. Askıya alınan biber bitkilerinde 3-4 sürgün gelişmesine izin verilir. Tüm yan sürgünlerin 1. veya 2. yapraktan sonra uçları alınır. Bu durumda sezon boyunca gövde, askı iplerine 2 veya 3 haftada bir sardırılır. 2.6. Meyve Tutumunu Artırıcı İşlemler Açıkta yetiştirilen, meyvesi tüketilen sebzelerin tozlanmasında problemle karşılaşılmazken, serada mevsiminin dışındaki zamanlarda üretilen ve meyvesi tüketilen sebzelerin tozlanma ve döllenme olaylarında problemler ortaya çıkabilmektedir. Problemlerin önemli nedenleri olarak;

 Düşük veya yüksek sıcaklılar,  Düşük ışık şiddeti,

 Yüksek hava oransal nemi,  Seralar kapalı yetiştiricilik sistemleri olduğu için izole edilmiş atmosfer gösterilmektedir. Düşük sıcaklık ve düşük ışık şiddeti, sera sebzelerinde çiçek tozunun oluşmasını engeller veya çiçek tozu oluşsa da canlılığı azaltır. 29 Seralarda yeterli havalandırma yapılamadığında sera içi hava oransal nemi yükselmekte bu da çiçek polenlerin hareketliliğini azaltmaktadır. Çiçek tozlarının problemsiz olduğu şartlarda bile, seraların izole bir atmosfere sahip olması nedeniyle böcek ve hava hareketi kısıtlanmakta bu da meyve tutumu ve tozlanmada aksamaya neden olmaktadır. Bu aksamalar, yetiştiricilerce çeşitli uygulamalarla yok edilme yoluna gidilmiştir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:

 Kış aylarında ekonomik nedenlerden ısıtma yapılamayan seralarda, çiçek tozları oluşmadığı veya oluşsa bile fizyolojik olarak çimlenme- dölleme yeteneğinde olmadığı için büyümeyi düzenleyici veya hormon dediğimiz sentetik kimyasallar kullanılmaktadır.

 Diğer bir grup seralarda ise düzenli olmasa da sınırlı bir ısıtma yapılabilmekte ve üreticiler vibrasyon veya sallama denilen tekniği kullanarak, sınırlı miktarda da olsa oluşan çiçek tozları ile tozlanma ve döllenme yoluyla meyve elde etme yolunu tercih etmektedirler.

 Son gruptaki seralarda ise mümkün olduğunca bitkilerin biyolojik optimumlarına yakın düzenli bir ısıtma yapılmakta ve verimi maksimuma ulaştırmak için bambus veya bal arıları kullanılmaktadır. Fotoğraf 2.11: Bambus arısı 2.7.Yabancı Otlarla Mücadele Yabancı otlarla, çapalama ve malçlama ile mücadelede edilmektedir. Kimyasal ot mücadelesi yapılacaksa trifluralin etkili maddeli ilaçlar sürüm derinliğine verilmelidir. 2.7.1.Çapalama: Biber fidelerinin ilk çapaları tarlaya dikimden 10 ila 20 gün sonra ot alma ve sıralar arasındaki toprağı gevşetmek amacıyla yapılır. Birinci çapadan 2-3 hafta sonra boğaz doldurma ile birlikte ikinci çapa ve haziran ayında da bir defa olmak üzere toplam üç çapa yapılmalıdır. 30 2.7.2. Malçlama: Hava sıcaklığının düştüğü kasım ayında, toprak sıcaklığının sağlanması için toprağı PE örtü ile örtme ve ısı perdesi şeklinde malçlama yapılmalıdır. Bu yabancı otlarla mücadele için de önemlidir. Siyah veya şeffaf malç kullanılabilir. Şeffaf malç toprak sıcaklığı artırmada, siyah malç yabancı ot mücadelesinde faydalıdır. Malç aynı zamanda su kaybını önler. Verim artışı ve erkencilikte fayda sağlamaktadır.

Blog Etiketleri :
IdeaSoft® | E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.